25 Haziran 2010 Cuma

Olmuyor, Kabullenemiyoruz Dina... - 25.06.2005

Yazamıyorum 5 yıl oldu, hala yazamıyorum ardından. Olmuyor be Dina, olmuyor Şair Ceketli Çocuk. Sen gittin gideli ardından bir şeyler söylemek, yazmak mümkün olmuyor...

"kim ne baharlarda yaşadı, neler gördü hayattan neler ummuşken.

sen hangi mevsimlerin rüzgarısın, hangi baharin gülü,

seni bile kıskandı dünya bizden, ama olsun...

bu yakarışlar içimizdeki yeminleri biledi,

ismin vuslat olsun,
 

kavuşmak aşk,

unutursak cuma,
 
bil ki dünya bize haram olsun..."

24 Haziran 2010 Perşembe

"Bu Oyunun İçinde Yokuz…"

Uzun yıllardır Fenerbahçe tribününde renktaş olarak yan yana duran Vamos Bien üyeleri olarak beş yıl önce "Hasretinden Yandı Gönlüm" pankartıyla grup olarak davranmaya başlamaya karar verdiğimizde, tek amacımız, Fenerbahçe sevgisine ve tribün kültürünün zenginliğine katkıda bulunmaktı.

O günden beri, beş yıl boyunca, hedefleri doğrultusunda yoğun emek harcayan grubumuz, geçtiğimiz yıl ebedi dostlarımız Grup CK ve ÜNİFEB'le omuz omuza vermek amacıyla Maraton tribününden okul tarafı kale arkası tribününe geçti.

Okul tarafı kale arkasında üç grubumuzun üyeleri arasında kurulan samimi ilişki sonucunda, "endüstriyel futbol" tarafından unutturulmaya çalışılan dostluk,paylaşım, fedakarlık ve dayanışma gibi temel değerler hayata geçirildi ve sezon boyunca bütün Fenerbahçelilerin haklı olarak gurur duyduğu önemli işlere imza atıldı. Bütün rakiplerimizi kıskandıran bir tribün zenginliği yaratıldı.

Bunca yıldır yaratılan onlarca güzelliğe rağmen, üzülerek de olsa, Vamos Bien grubu olarak bugünden itibaren tribün faaliyetlerimizi süresiz olarak askıya aldığımızı bütün renktaşlarımız, kardeşlerimiz ve dostlarımız ile paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle,
Geçtiğimiz sezondaki Kayserispor maçı sonrasında çıkan ve aslında yasa uygulayıcılarının gereksiz ve anlamsız müdahalesi sonrasında büyüyen olaylar sonucunda içlerinde grup üyelerimizin de bulunduğu, her üç gruptan, 14 renktaşımız altı ay spor müsabakalarından men ve toplam 24 bin 38 TL para cezası aldılar. Bu cezalar grup üyelerimizin bugüne kadar aldığı ilk ceza değil. Daha öncede bu tür cezalar her üç grubun üyelerine de farklı zamanlarda uygulandı. Kayserispor maçı sonrasında verilen cezaların da tek maçlık bir yanlış anlama ve emniyetin hatalı müdahalesi sonucu gelen cezalar olarak görseydik, daha önceki haksız cezalarla hukuk yoluyla nasıl mücadele ettiysek bu cezalarla da aynı şekilde mücadele eder, gerektiğinde bütün maddi-manevi ağırlığına rağmen cezaları yüklenmekten gocunmazdık. Ancak sezon sonunda yasa uygulayıcılarının yaklaşımlarını ve kulüp yönetimimizin söz konusu yaklaşımlara karşı duyarsızlığını gördüğümüzde bunun artık bir maçlık hata değil tribünlere yönelik genel bir stratejinin parçası olduğunu açık olarak gördük.

Bugün yürürlükte olan ve çeşitli maddeleri daha da ağırlaştırılmaya çalışılan 5149 sayılı “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Yasası” futbol dünyasının gerçeklerinden uzak, tribün kültürünü ortadan kaldırmak isteyen, tek taraflı hazırlanmış bir yasadır. Öznel kriterlerle, canın istediğinin suçlandığı, suçlanan kişinin savunma bile yapamadan cezalandırılmasının zeminini oluşturan bu yasa, en basit hukuk ilkelerini bile ayaklar altına alarak taraftarlara yönelik bir tehdit unsuru olarak rahatlıkla kullanılmaktadır.

Ne gariptir ki, çıkış manifestosunda sporun her tür şiddete alet edilmesine karşı çıkan ve bu konudaki hassasiyetini defalarca ispatlamış olan grubumuzun üyeleri, aleyhlerinde hiçbir delil olmadığı halde, bütün kamera görüntülerinde ve binlerce seyircinin gözünün önünde onlarca emniyet görevlisi tarafından şiddete maruz bırakıldıkları görüldükleri halde bir spor müsabakasında “şiddet uyguladıkları” iddiasıyla ceza alabilmektedir.


Buna karşılık,
Üç grubun yaptığı her güzel işi sahiplenip, kulübün resmi organlarında övünerek paylaşan, stadımızın duvarlarına yapılan güzel işlerin resimlerini asan Fenerbahçe yönetimi ise, ne yazık ki, temel hukuk kurallarına ve ilkelerine aykırı biçimde, savunma hakkı bile tanınmayan renktaşlarımızın yanında olmak yerine, sessizliğini koruma hatta haksızlığı yapanlara "teşekkür etme" yolunu seçmiştir.

Yönetimimize çok iyi bildikleri bir gerçeği tekrar hatırlatmak isteriz: Futbolun gerçek ruhunu oluşturan sayısı arttırılmış seyirci kalabalığı ya da "bindirilmiş kıtalar" değil, coşkulu tribünlerdir. Tribünler taraftarın sadece maç seyretmek için oturduğu alanlar değildir. Taraftar için tribünler, coşkunun, şenliğin, şamatanın, mizahın, yaratıcılığın, hüznün, hayal kırıklarının beraberce yaşandığı toplumsal alanlardır. Taraftarın duygusallığa dayalı bu sevgisi bugün “endüstriyel futbol” sisteminin sözcüleri tarafından “fanatizm” adı altında “suç biliminin” kavramlarıyla değerlendirilmekte, cezalandırılması gereken bir suç gibi gösterilmektedir. Parayla ölçülemeyen bu değerler, hakim piyasa sistemi tarafından "suçlanarak" dışlanmak istenmektedir. Gündelik yaşantımızın başka alanlarında da gözlemlediğimiz bir yöntemle, futbolun tümüyle bir piyasa, paranın konuştuğu alana dönüştürülmesi projesi ile sert polisiye güvenlik önlemleri beraberce geliştirilmektedir.

Fenerbahçe tribünleri bugün endüstriyel futbolun savunucuları ve sporda şiddeti önleme yasasının uygulayıcıları tarafından bir laboratuar olarak kullanılmaktadır. “Fanatizm” damgası altında, “karşılıksız sevgi”sini yaşayanlara yönelik açık bir savaş yürütülmektedir. Bu savaş ister farkında olsun ister olmasın, tribünlerimizdeki bütün taraftar gruplarını hedef almıştır. Bu tek taraflı savaşın temel amacı tribünlerin çok sesliliğini, çok renkliliğini ortadan kaldırıp; “endüstriyel futbol”ca makbul görülen, tüketmekten başka bir özelliği olmayan, piyasa kurallarına göre hareket eden, tek tip, sevgisiz, "sadece harcadığı paranın hesabını soran", bir seyirci profilini oluşturmaktır. Taraftar grupları ise anti-demokratik, hukukun en temel ilkelerine bile aykırı olan yasayla pasifize edilip, "havuç-sopa" yöntemleriyle, yönetim ve yasa uygulayıcıların sözlerinin dışına çıkmayan "uslu çocuklara" dönüştürülmek istenmektedir.
Fenerbahçe tribünlerinde başlatılan bu deneyim başarılı olursa dalga dalga diğer tribünlere de yayılacaktır. Bugünden hangi renge sevdalı olursa olsun bütün tribün emekçilerine söyleyecek tek lafımız var: " Anlatılan senin gelecekteki hikayendir!"

Ve son olarak,
Fenerbahçe tribünleri olarak dayanışmadan yoksun ve grup çıkarlarını genel tribün çıkarlarının önüne koyan bir yaklaşımla hikayenin sonunu getirmek mümkün görünmemektedir. Her geçen gün kendi içini yiyerek parça parça bir yok oluşa doğru gidilmektedir. Geçmiş deneyimlerin ışığında yaşananlar sanki tarihin tekerrürü gibidir. Birlikte davranabilme yeteneğinin gelişmesi gereken yerde ve anda tam tersi refleksler devreye girmektedir. Bu gidişin sonu bizim gideceğimiz yol değildir.

Aldığımız karar mücadeleden kaçma anlamına gelmemektedir. Sadece taşların yerlerinin sürekli değiştiği böyle bir oyunda yer almayacağımızı ifade ediyoruz. Biz böyle bir oyunda kimsenin oynayacağı bir piyon değiliz. Karşılıksız sevenler için, eğer birlik ve dayanışma yoksa, böyle bir oyunda galip gelmenin imkanı olmadığını biliyoruz.

Bu kararı alırken geride bıraktığımız süre içinde Fenerbahçe tribünleri adına olumlu, güzel ve önemli işlere imza atmanın vicdan rahatlığını yaşıyoruz.

Evlatlarına en büyük miras olarak Fenerbahçe sevgisini bırakacak olan grup üyelerimiz, bağlayıcı karar olmaksızın bundan sonra da, bireysel olarak Fenerbahçe’mizin yanında olacaklardır.

Faaliyet gösterdiğimiz sürece her zaman yanımızda olan bütün tribün gruplarımıza ve taraftarlarımıza teşekkür ederiz.

Saygılarımızla,

VAMOS BİEN

24.06.2010

18 Haziran 2010 Cuma

Pellegrini - Benitez - Mourinho Üçgeni


Sokaktaki vatandaş dahil, futbolu takip eden herkese Avrupa'nın önde gelen takımlarını sayın desek bunların çoğundan "Real Madrid, İnter, Liverpool" cevaplarını alırız. İşte bu üçlüde bu sene garip ilişkiler dönüyor. Hatta ilişkiler demeyelim, karşılıklı bir şey yok sonuçta ama etkileşimler sonucu oluşan ve bu üç takımı birbirine bağlayan ilişkiler var.

Peki nedir bu ilişkiler? Tabii ki bu üç takımın geçen seneki teknik direktörlerinin bu seneki kulüpleri. İlk başta Jose Mourinho İnter'i bıraktı Madrid yolunu tuttu. Sonra Rafa Benitez Liverpool ile yollarını ayırdı İnter'in yolunu tuttu. Ve son olarak Real Madrid'in yollarını ayırdığı Manuel Pellegrini de Liverpool ile görüşüyormuş. Yani üçgenin tamamlanmasına çok az kaldı.

Bu üçlünün ne kadar şanslı adamlar olduğunu söylemeye ise gerek yok. Kim bilir onca teknik adam bu üçlünün koltukları boşalınca ne heveslenmiştir acaba biz gelir miyiz diye(Madrid hariç ona Mourinho'nun geleceği belliydi). Ama nerde, sadece üçlü arasında değişim olduğuyla kalacak Pellegrini de olursa. Muhtemelen de olacak gibi, siz ne dersiniz?

16 Haziran 2010 Çarşamba

Vuvuzela vs Zurna

Bizce galibi zaten belli olan karşılaşmadır. İzleyelim görelim.

Vuvuzela ve Uğur Meleke

Futbol dünyasının son günlerde en çok tartıştığı şey şüphesiz vuvuzela. Uğur Meleke bir kaç gün önce TRT'de katıldığı programda vuvuzela ve Güney Afrika için dikkat çekici cümleler kurdu.

Uğur Meleke'ye gelen sorular, "Güney Afrika da karışıklık çıkar mı? Vuvuzela sence yasaklanmalı mı?"

Bu sorulara cevabı ise birebir olmasada hatırladığım kadarıyla şu şekilde oldu:

"Güney Afrika da karışıklık çıkar mı bilmiyorum ama çıksın. Herkes orada sadece Dünya Kupası döneminde değil, her zaman güvenlik sorunları olduğunu görsün.
Vuvuzela da çalınsın, onların isyanıdır vuvuzela. Onunla seslerini duyursunlar."

 Bunları söyledikten sonrada -özellikle ilk alıntı- yanlış anlaşılmamak için ironi yaptığını vurguladı. Aslında pek haksız sayılmaz, ne dersiniz?

11 Haziran 2010 Cuma

2010 Dünya Kupası Tahminleri


Adettendir tahminlerin paylaşılması. Önce grupların sıralama tahminleriyle başlayacak olursak;

A Grubu

1- Fransa
2- Uruguay
3- G.Afrika
4- Meksika

B Grubu

1- Arjantin
2- Yunanistan
3- Nijerya
4- G.Kore

C Grubu

1- İngiltere
2- ABD
3- Slovenya
4- Cezayir

D Grubu

1- Almanya
2- Sırbistan
3- Avustralya
4- Gana

E Grubu

1- Hollanda
2- Danimarka
3- Kamerun
4- Japonya

F Grubu

1- İtalya
2- Slovakya
3- Paraguay
4- Yeni Zelanda

G Grubu

1- Brezilya
2- Portekiz
3- Fildişi S.
4- Kuzey Kore

H Grubu

1- İspanya
2- İsviçre
3- Şili
4- Honduras


Gruptan sonra oluşan son 16 eşleşmelerine göre tahminimiz ise şöyle olacak;

Fransa - Yunanistan / Fransa alır.
İngiltere - Sırbistan / İngiltere alır.
Hollanda - Slovakya / Hollanda alır.
Brezilya - İsviçre / Brezilya alır.
Arjantin - Uruguay / Arjantin alır.
Almanya - ABD / Almanya alır.
İtalya - Danimarka / İtalya alır.
İspanya - Portekiz / İspanya alır.

Son 16'dan sonra gelelim çeyrek final eşleşmeleri ve tahminlerine;

Fransa - İngiltere / İngiltere alır.
Hollanda - Brezilya / Brezilya alır.
Arjantin - Almanya / Almanya alır.
İtalya - İspanya / İspanya alır.

Gelelim yarı final eşleşmeleri ve tahminlerine;

İngiltere - Brezilya / Brezilya alır.
Almanya - İspanya / İspanya alır.

Ve son olarak üçüncülük maçı ve final eşleşmeleri ile tahminleri;

3.lük maçı: İngiltere - Almanya / Almanya alır.
Final: Brezilya - İspanya / İspanya alır.

Yani benim tahminlerimin sonucu İngiltere 4, Almanya 3, Brezilya 2 ve İspanya şampiyon olacak yönünde. Her ne kadar içim Hollanda'nın alacağını söylesede yansıtmadım bunu tahminlere. Bakalım ne kadar doğru, ne kadar yanlış olacak tahminlerimiz. O zaman ne diyoruz, izleyelim ve görelim.

8 Haziran 2010 Salı

2010 Dünya Kupası Grup Maçları Programı Ve Maç Saatleri


 Bir kaç gün önce maç saatlerinin 14.30, 17.00 ve 21.30 olacağını paylaşmıştık. Şimdi de grup maçlarının programı ve bu maçların saatlerini paylaşalım. Gözden kaçan hatalarımız olmuş olabilir, ola ki rastlarsanız uyarınız. Zevkle düzeltiriz efenim.

A Grubu

11/06 17:00  G. Afrika – Meksika  
11/06 21:30  Uruguay – Fransa
16/06 21:30  G. Afrika – Uruguay
17/06 21:30  Fransa – Meksika
22/06 17:00  Meksika – Uruguay
22/06 17:00  Fransa – G. Afrika  

B Grubu

12/06 14:30  G. Kore – Yunanistan
12/06 17:00  Arjantin – Nijerya
17/06 14:30  Arjantin – G. Kore
17/06 17:00  Yunanistan – Nijerya
22/06 21:30  Nijerya – G. Kore
22/06 21:30  Yunanistan – Arjantin
C Grubu

12/06 21:30  İngiltere – ABD
13/06 14:30  Slovenya – Cezayir
18/06 17:00  Slovenya – ABD
18/06 21:30  İngiltere – Cezayir
23/06 17:00  Slovenya – İngiltere
23/06 17:00  ABD – Cezayir
D Grubu

13/06 17:00  Sırbistan – Gana
13/06 21:30  Almanya – Avustralya
18/06 14:30  Almanya – Sırbistan
19/06 17:00  Gana – Avustralya
23/06 21:30  Gana – Almanya
23/06 21:30  Avustralya – Sırbistan
E Grubu

14/06 14:30  Hollanda – Danimarka
14/06 17:00  Japonya – Kamerun
19/06 14:30  Hollanda – Japonya
19/06 21:30  Kamerun – Danimarka
24/06 21:30  Danimarka – Japonya
24/06 21:30  Kamerun – Hollanda
F Grubu

14/06 21:30  İtalya – Paraguay
15/06 14:30  Y. Zelanda – Slovakya
20/06 14:30  Slovakya – Paraguay
20/06 17:30  İtalya – Y. Zelanda
24/06 17:00  Slovakya – İtalya
24/06 17:00  Paraguay – Y. Zelanda
 
G Grubu

15/06 17:00  Fildişi S. – Portekiz
15/06 21:30  Brezilya – Kuzey Kore
20/06 21:30  Brezilya – Fildişi S.
21/06 14:30  Portekiz – Kuzey Kore
25/06 17:00  Portekiz – Brezilya
25/06 17:00  Kuzey Kore – Fildişi S.
 
H Grubu

16/06 14:30  Honduras – Şili
16/06 17:00  İspanya – İsviçre
21/06 17:00  Şili – İsviçre
21/06 21:30  İspanya – Honduras
25/06 21.30  Şili - İspanya 
25/06 21.30  İsviçre - Honduras

7 Haziran 2010 Pazartesi

Şampiyon İspanya!

Ne oluyor diyenleriz var doğal olarak. Herhangi bir başka alanda mı şampiyon oldu İspanya diye düşünenler bile olmuştur hatta. Hayır efendim başlamamış olan 2010 Dünya Kupası şampiyonu İspanya!

Şaka mısın be adam dediğinizi duyar gibiyim, tamam uzatmayalım daha fazla. Elecronic Arts'ı malum hepiniz bilir, bunlar son Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde SporX'in yaptığını yapıp tüm grup maçları dahil bütün maçları yapay zekaya oynatmışlar. Ve sonuç olarak şampiyon İspanya olmuş.

Üçüncülük maçında İngiltere Arjantin'i 2-1 yenmiş. 

Finalde ise İspanya Brezilya ile karşılaşmış. Brezilya Felipe Melo ile 1-0 öne geçmiş. Ardından David Villa ile 61. dakikada beraberliği sağlayan İspanya, 88. dakikada Cesc Fabregas'ın attığı golle maçın sonucunu belirlemiş.

Moda oldu bu eylem, derbi simülasyonu tutmuştu. Bakalım bu tutacak mı? Tutar mı? Olabilir neden olmasın.

5 Haziran 2010 Cumartesi

Havada Durdu Şahitleri Var


Kim mi? Tabii ki Tulio Tanaka. Onun için 2010 Dünya Kupası hazırlık döneminin "en"lerinde söylenebilecek tek sıfat var. Sizce de öyle değil mi?

Olan Drogba'ya oldu ya, neyse. Tanaka nasıl havada durmuş, şahitleri kimler; izlemek isteyenler için:

2010 Dünya Kupası Maç Saatleri

Dünya kupasının başlamasına sayılı günler kaldı, maç saatleri hakkında ise soru işaretleri vardı. Geçen gün yapılan açıklamaya göre maç saatleri şöyle olacak,
"12 Haziran'dan 21 Haziran'a kadar günde 3 maç oynanırken, 22 Haziran'dan itibaren grupların son maçlarında aynı grupta yer alan takımların maçları aynı saatte başlayacak ve 25 Haziran'da sona erecek son grup maçlarına kadar günde 4 maç oynanacak.

Üç maçın gün içinde başlama saatleri ise 14.30, 17.00 ve 21.30 olarak belirlendi. 26-29 Haziran tarihleri arasında oynanacak 2. tur maçlarında günde 2 maç farklı saatlerde oynanacak ve çeyrek finale kalan takımlar belirlenecek. Bu maçların başlama saatleri 17.00 ve 21.30 olarak tespit edildi.

29 Haziran'da sona eren 2. tur maçlarının ardından turnuvaya 2 gün ara verilecek ve 2-3 Temmuz tarihlerinde çeyrek final maçları günde 2'şer karşılaşmayla oynanacak. Bu maçların da başlama saatleri 17.00 ve 21.30 olarak belirlendi. 6-7 Temmuz tarihlerinde oynanacak yarı final maçlarından önce turnuvaya yine 2 gün ara verilecek. Yarı final maçlarının ardından tekrar iki günlük bir ara olacak ve 10 Temmuz'da üçüncülük maçı oynanacak.

11 Temmuz'da ise Johannesburg'ta oynanacak final maçının ardından 19. Dünya Kupasının şampiyonu belli olacak. Yarı final, üçüncülük ve final maçının başlama saati ise 21.30 olarak belirlendi."

4 Haziran 2010 Cuma

Martin Petrov

Onu ilk izlediğimde, abi bizim ülkemizde niye böyle adamlar oynamıyor, neden yok klişesinde cümleler kurmuştum. Malum sağ / sol her iki açık mevkiisi için de ülkemizde görsel açıdan bir açlık var. Son 10-15 yıl içinde tam anlamıyla açık futbolcu hüviyetlerini barındıran kaç isim sayabiliriz bir çırpıda? Bir elin parmaklarını geçmez. Ama bu adam öyleydi işte, hatta forvete koy yine sırıtmaz.

Petrov'un sözleşmesi eğer son günlerde bir yenileme olmadıysa - ki olmadı diye biliyorum- 30.06.2010 itibariyle son buluyor.

Yaşı 31. Türkiye de sırıtır mı? Asla! Fazla bile gelir, alsın birileri şu adamı.

3 Haziran 2010 Perşembe

Bizden - Kısa Kısa #1

- Zor, uzun ve yorucu bir dönemin / sınıfın ardından tatilim dün 14.30 itibariyle başladı.

- 1.5 haftalık final sınavları süresince pek buralarda olamadık, inşallah kısa zamanda bunu telafi edeceğiz.

- Buradan blogun diğer yazarı Batu'ya görevi ihmalden dolayı esefli kınamalarımı yolluyorum. Adam hayalet oldu arkadaş.

- Yoldayken (eve dönüş yolu) son maçıda aldığımız ve şampiyon olduğumuz haberi geldi. Bu vesileyle Fenerbahçe Ülker erkek basketbol takımımızı da kutluyorum.

- 4 aya yakın bir tatilim var, bu tatili yararlı geçirmek lazım. Ama ne yapmak lazım?

- Yakında blog da yeni fikirler, yeni şeyler ile karşınızda olacağım inşallah. Fikirler var umarım gerçekleştirebiliriz.

- Ve son olarak gel dünya kupası gel.
Related Posts with Thumbnails