12 Temmuz 2011 Salı
Bana Bu Sevda "Benliğimden" Miras!
Babam futboldan pek anlamaz, sevmez de, takip etmez de. Sadece milli maçlara göz ucuyla bakar, o da anladığından değil tamamıyle milli duygulardan dolayı. Dolayısıyla benim çocukluk sürecimde ve sonrasında gelişen futbol sevgimde katkısı "sıfır".
Annem babama göre futboldan daha fazla anlar, izlemese de takip eder, hemen hemen her maçtan sonra beni arar. Ama o da demin bahsettiğim süreçte bana katkıda bulunmadı hiç. Aksine zaman zaman benim "iyiliğim" için futboldan, Fenerbahçe'den uzaklaşmamı bile istedi.
Öss'yi kazandığım gün annem itirafta bulunmuştu, sen sinirlenme, üzülme, yıpratma kendini diye her Fenerbahçe maçında dua ediyordum diye. 6-7 yaşındayken "Rüştü bu gol yenir mi ya" diyordum ben rüyamda. Bunlar sadece bir kaç örnek, neler yaşadık da biz terk etmedik sevdamızı. Sizler gibi üç beş çapulcunun lafıyla hiç bırakmayız!
Niye bunları söyledim, aylar sonra önünden bile geçmediğim bloguma niye böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum?
Çünkü benim çocukluktan beri süregelen, tek, benzersiz, beni terk etmeyen sevdam yaralı. Onu art niyetli insanlar karalamaya çalışıyor, hatta yıkmaya çalışıyor. Yapamazlar orası ayrı da, kara leke kalacak diyorlar, ömrünüz boyunca bunlar hatırlanacak diyorlar.
Bana bu sevda babamdan miras demeyi çok isterdim, diyemem. Ama bana bu sevda "benliğimden" miras diyebilirim. Bana bu sevda "kalbimden" miras diyebilirim. Bana bu sevda "en büyük" miras diyebilirim. Ve ben o, bu olaylar kara leke olarak kalacak diyenlere inat, çocuğum rahatlıkla benim saydıklarıma ek olarak bu sevda bana "babamdan miras" diyebilsin diye daha bir inatla yaşacağım artık bu sevdayı!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder