10 Ağustos 2009 Pazartesi
Denizlispor 0 - 2 Fenerbahçe
Daum için önemli bir maçtı Denizlispor maçı, 2006 da şampiyonluğu burada kaçırmış ve görevinden olmuştu. Denizlispor o zaman ki Fenerbahçe kadar kritik bir dönemde olmasada Daum için iyi bir rövanştı. Zira Daum'un gollerde ki sevinci abartılı derecedeydi bunun tek sebebi yukarıda bahsettiğimiz rövanş hissiyatıydı.
Maça gelecek olursak henüz 53. saniyede gelen muhtemelen çalışılmış gol bir an da şaşkınlığa sebep oldu. Bilica'nın uzun pasına Alex'in estestik pası ve sonuçta da Guiza'nın geçen seneyi unutturacak derecede bu sene iyi olan bitiriciliği erken golü getirmişti. Tam o an herkesin aklından geçen bu maç farka gider düşünceleri yerine benim aklımda olan acaba Fenerbahçe tempoyu düşürür mü sorusuydu. Ve aynen de öyle oldu, erken gelen golün sonucunda Fenerbahçeli oyuncular oyunu rölantiye alarak Denizlispor'a da pek umut vermeyerek maçı bitirmeye karar verdi.
İlk yarıya dahil konuşulacak pek fazla bir şey yok aslında çünkü Denizlispor'un çok umut bağladığı sağ açıktaki Bangoura ve sol açıkta ki Roberts yokları oynayınca Denizli hücum anlamında hiç bir şey yapamadı. Bunda Fenerbahçe'nin tempoyu düşürmesininde etkisi vardı lakin Erhan hoca bunu erken farkedip ikinci yarıda Selimiyespor'dan alınan Güray'ı Roberts'in yerine oyuna alarak biraz o bölgeyi harketlendirdiği anlarda elektrikler gitti. Evet komedi bir durum elektrik kesintisi nedeniyle 42 dakika beklenildi, ekran başında saç baş yolanlar, tribünlerde sıkıntıdan patlayanlar, bitsede gitsek diyen futbolcular...
Bu aslında başlı başına bir yazı konusu bile olabilir ama bu rezaletin üstüne pek düşmek istemesemde bir detayı vermeden geçemeyeceğim. Ne kadar doğru bilinmez ama dakikalarca çözülemeyen bu sorunu daha önceden kovulan stad görevlisinin 5 dk'ya çözdüğü söyleniyor. Doğruysa bu da ayrı bir komedidir.
Gelelim ikinci yarıya elektrik kesintisinin verdiği motivasyon kaybına kadar yani 58. dk'ya kadar Denizli de biraz biraz kıpırdanma görülmüştü tamda o dakikalarda Fenerbahçe adeta geçen sene saç baş yolduran Fenerbahçe'ye dönmüştü. Kimse önde basmıyor, paslar yerini bulmuyor. Guiza'nın maç bitti dediğimiz anda gelen golü ise liderliğin habercisiydi...
Aslında çok analiz gerektiren bir maç olduğunuda söyleyemeyiz çünkü Fenerbahçe'nin ilk maç sendromu meşhurdur buna rağmen iyi bir sonuç ve Denizlispor'da henüz oturmamış bir kadroya sahip olduğu için temposuz bir maç izledik. Aslında maçı tek kelimeyle özetleyende "temposuz" kelimesidir.
Taktik anlamda biraz konuşacak olursak klasik olarak Fenerbahçe sahaya 4-2-3-1 anlayışıyla çıktı. Erken gol ve Denizlispor'un zayıf olması yine Fenerbahçe'yi tam olarak tahlil etmemize engel oldu. Ama şu bir gerçek ki yeni transfer Andre Santos'un acil fizik güç depolaması lazım oyundan çok düşüyor. Ve birinin bu adama sol açık olduğunu hatırlatması lazım. Koca 90 dk boyunca 2 kere soldan ya inmiştir ya inmemiştir. Böyle sol açık olunmaz arkadaş. Girdiği pozisyonlarda hep göbeğe geçip bulduğu pozisyonlardan ibaret. Cristian ise şu an Santos'dan daha verimli bir transfer olarak duruyor. Yeri gelince attığı isabetli paslar, gerektiğine oyunu dikine oynayabilmesi ofansif anlamda artıları fakan yinede ondan bir Aurelio kadar hücum katkısı bekleyemeyiz. Defansif anlamda ise bana biraz yumuşak geldi, amiyane tabirle öpen türden bir ön libero değil yani. Aurelio kadar da topa ayağını uzatan bir futbolcu değil. Tabii zaman lazım onu görmek için, bekleyelim. Önder dün yerden harika bir kesici görevi yaptı. Hatta bir pozisyonda neredeyse 4-5 kere topu kesti. Ama gördüğümüz kadarıyla Önder'in gerek arkasına atılan toplarda, gerekse çalım yedikten sonra futbolcunun arkasında kaldıktan sonra hiçbir fonksiyon gösteremiyor. Ancak faul yaparak durdurabiliyor adamı. Bilica ise dün neredeyse tüm hava toplarını aldı yeri gelince hücuma bile destek oldu muhtemelen Daum onu vakti zamanında Luciano'ya verdiği yetkilerle oynatıyor. Ayrıca dün maçın adamı kim diye sorarsanız Bilica derim lakin son dakikalarda yaptığı fantazi çalımları bir daha yapmaması yoksa ona pahalıya patlayacağı görüşündeyim. Dikkatimden kaçmayan başka bir şey ise Emre. Ne zaman oyunda kendini gösterse oyun Fenerbahçe'ye dönüyor, ne zaman yokları oynasa Fenerbahçe oyundan düşüyor yani Fenerbahçe şu an için Emre ile doğru orantılı oyun oynuyor buda Daum'ın sisteminde Emre'nin önemini gösteriyor. Alex dün yine harika paslarla görevini yerine getirdi, Guiza ise bu sene farklı olduğunu anlatırcasına bu sezon ki 5. golünü attı hadi hayırlısı...
Yukarıda yazdığım gibi pek detaya inilecek taktiksel bir etüd yapamadık bu maçta haftaya oynanacak Sivas maçı daha net fikirlere sahip olmamızı sağlayacaktır. Söylemeden geçemeyeceğim Denizlispor'un Metz'den aldığı Kofi (Benin milli takımında 97 kez forma giymiş, 26 yaşında) ve Selimiyespor'dan aldığı Güray çok iyi oyuncular bu iki transferde Denizliye iyi gelecektir.
Yeni bir yazıda görüşmek dileğiyle...
Erdal HAKYEMEZ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder