Bloga yazımı atıp evden çıktığımda maça giderken şampiyonluktan o kadar emindim ki bu sene ortaya çıkan tabloyu dönüşte "ilahi adalet" temasıyla bir yazıya dökecektim. Hani biz şampiyon olmuş olacaktık, Denizli düştü, Galatasaray'ın iddiası bile yok vs. bunların bütünüyle. Ama bugün anladım ki futbolun ilahi adaleti yokmuş ya da biz bir şeyleri eksik görüyor ya da eksik hissediyoruz. Yoksa bugün böyle konuşuyor olmazdık herhalde.
Eve geleli saatler oldu, zihnim o kadar bulanık ki çok kararsız düşüncelerim. Tam olarak ne düşündüğüme bir türlü karar veremediğimden yazı bile yazamadım saatlerdir. Şimdi başladım yazmaya ama hala çok kararlı değişim bazı şeylerde.
Sorular var zihnimde, onlarca hemde, durmadan ardı sıra geliyorlar. Aziz Yıldırım, Daum, futbolcular, Taraftar, Bursa, Beşiktaş, takımın geleceği... Benim cevaplarım ne olursa olsun bir gerçek var ki o da ne Aziz Yıldırım'ın artık bu kulüpte duracağı ne de Daum'un. Tabii ki futbolculardan da gidecekler olacak. Misal hani yediğimiz golde kademe hatası yapan Vederson. Hemde Trabzon'a gider. Hadi 4-5 haftadır bıdı bıdı kaleciler maç sattı diyenler, Vederson içinde aynısını söyleyin. Susmayın!
Bir şampiyonluk daha gitti, yine çimlere gömdük. Ama unutma Fenerbahçeli bizim her zaman en çok övündüğümüz İslam Çupi'nin sözünde geçtiği gibi;
"Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz."
Bir sevdadır. Sevdanızı yaşatın, öfkemiz geçecektir. Ama bu öfke ile yanlış şeyler çıkmasın ağızdan, daha fazla pişmanlığa yer yok yüreklerde.
Şimdi olduğundan daha sıkı sarılın sevdanıza, durmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder