28 Mayıs 2010 Cuma

Bir Organizasyona Daha El Sallarken

Bayağıdır bir şeyler karalayamıyorum, malum sınav haftasındayız tutuştuk biraz. EURO 2016'nın karar günü vesilesiyle fırsat bulmuşken bir şeyler de karalarız dedim sabahtan. Sevinçli bir haberi yazmayı o kadar çok istiyordum ki  burada ama ne yazık ki yine olmadı.

Fransa düzenleyecek bu organizasyonu. Sırf şu organizasyon için onların düzenlediği logo ve bizim düzenlediğimiz logoları kıyaslasak bile bizim hakettiğimiz yadsınamaz bir gerçek. Ama Avrupa'da bu işler farklı ilerliyor işte ne yaparsın.

- EURO 2016 için verilen stad, ulaşım vs. teminatlar organizasyonu alamadığımız için iptal olursa işte o zaman yazık olur. Bu organizasyonu kaybetmekten daha çok zarar verir bize.

- Platini'ye en güzel ayarı Şenes Erzik: "Böyle bir sonuç UEFA başkanı için iyi bir sonuç değil." diyerek verdi.

- Platini'yi yaptığı kıyaklardan dolayı suçlayanlar Şenes Erzik'in pasif kaldığını söyleyerek aslında ondan da Platini'nin yaptıklarını istedi. Ne kadar tutarlısınız?

- Ve twitterdan yıllardır Platini'nin sözleriyle alıntı yapanlara "günün kapağı" Ortega blogdan geldi: 
"Platini'ye şu an küfürler savunanları görüyorum. Hayırdır? Daha düne kadar ondan yaptığınız alıntılarla süslüyordunuz tweetlerinizi."

- Evet Platini'ye ben de sövüyorum. Ama benim bu hakkım var, alıntılar yapmamıştım hiç ondan. :)

Ve şimdi yapılacak tek şey var ülke için. Bu organizasyon için verilen tüm sözlerin yerine getirilmesi. Sonrası mı? Sonrasını klişe bir sözümüzle açıklayalım. "Önümüzdeki maçlara bakacağız."

20 Mayıs 2010 Perşembe

Nostaljik Goller #1


Tarih: 30 Ekim 1996
Stad: Old Trafford
Rakip: Man Utd 





...40 yıllık yenilmezliğe son veren gol...


19 Mayıs 2010 Çarşamba

19 Mayıs Kutlu Olsun

"Ey Büyük Ata,
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbâlde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımızı olacaktır.

Ey Türk'ün büyük Ata'sı !
İstiklâl ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız."
Türk Gençliği

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Fenerbahçeli Olmak: "Olmak İsterdim"

Zor günler geçiriyoruz, geçireceğizde. Kimisi bu sevdadan vazgeçebileceğimizi, sevdamızın dozajının düşebileceğini düşünüyor. Mümkün mü? Asla! Onlara inat her okuyuşumda tüylerimi diken diken eden bu yazıyı paylaşmanın tam zamanıdır. Yazan kim bilgim yok, her kim ise yüreğine sağlık.

"Nurizade Ziya Songülen olmak isterdim baharında 1907`nin,
Yanında iki kafadar dostu ile,
Belki bilir, belki bilmez attığı tohumun büyüklüğünü,
Sarı beyaz diye başlayan, ardından sarı lacivert olan,
O büyük heyecan ve gurur renklerinin,
İlk ve kurucu başkanı olmak isterdim.

Ayetullah Bey olmak isterdim yüzyıl evvelinde,
Bir efsanenin doğumunu çıplak gözlerle izlemek,
Futbol aşkıyla çıkılan bir maceranın ikinci başkanı olabilmek,
"Ben Fenerbahçeli`yim" diyecek kadar sahiplenmek isterdim,
Kadıköy`den doğan güneşi.

Topuz Hikmet olmak isterdim 1910`larda,
Bayrak kırmızısının üzerine meşe yaprağını,
Sari lacivert ile bezeyip,
Dünyanın "en büyük sevgisiyle bağlanılacak" armasını,
Nesillerden nesillere aktarılacak,,
En güzel ask mührünü çizmek isterdim.

Sağ haf Arif olmak isterdim Çanakkale Savaşı zamanlarında,
Bir cepheye koşup ülkemi savunmak,
Bir sahaya koşup FENERBAHÇE`mi yüceltmek için,
Tek canımı ülkeme verirken,
Aklımda sari-lacivert yarim ile toprağa düşmek isterdim.

Dalaklı Hüseyin olmak isterdim,
Bir büyük destanîn ilk teknik direktörü olmak,
Gönüllerdeki resim galerisinde,
İlk komutan fotoğrafı olmak isterdim.

Galip Kulaksızoglu olmak isterdim, Ardından binlercesi gelecek,
Her birinin ayrı bir kıymeti olacak,
Her biri binleri, onbinleri, milyonları coşturacak,
Bazen bir tanesi için herseyimizi vereceğimiz,
O gollerin birincisini atan olmak isterdim.

Zeki Rıza Sporel olmak isterdim,
Forması santraya katlanarak getirilen,
Öpülerek teslim edilen bir bayrak gibi,
Türk futbolunun ilk büyük golcüsü,
FENERBAHÇE`nin ilk futbol efsanesi olmak isterdim.

Cihat Arman olmak isterdim,
Sarı kazağından esinlenerek,
Kanarya sembolünü vermek Fener`e,
Kale direklerinin içinde bir duvar,
Rakiplerin bile gıpta ettiği,
"Uçan kaleci" olmak isterdim.

Saraçoğlu Şükrü olmak isterdim,
Delicesine sevdiği renklere 16 sene başkan olmak,
FENERBAHÇE Başkanlığı`nı,
Başbakanlıktan öte tutmak isterdim.

Dağlaroglu Rüştü olmak isterdim,
27 Mayıs`in ihtilal komutanlarına,
"Bu Kulübü işgal kuvvetleri kapatamadı. Sen hiç kapatamazsın" diye
kafa tutan,
FENERBAHÇE`nin tarihini yazan adam olmak isterdim.

Lefter Kucukandonyadis olmak isterdim,
Futbolunu görmesek bile hayran kaldığımız,
Dinlediklerimizle kalbimize taht kuran,
Türkiye tarihinin "ordinaryüs profesörü" olmak isterdim.

Can Bartu olmak isterdim,
Ayni gün içinde 2 golü atıp futbol sahasında,
Sonra da basketbol salonunda 28 sayı bırakmak,
Ezeli rakibinin potasına,
Türkiye`nin "Sinyor"u olmak isterdim.

Didi olmak isterdim 1970`larda,
Basının üzerine kaldırdığı Dünya Kupası`nda,
Ya da futbolun en sevilen ülke olduğu Brezilya`da,
Gördüklerinin çok fazlasını yasadığı FENERBAHÇE Cumhuriyeti`nde,
Aydınlık saçan bir "siyah adam" olmak isterdim.

Cemil Turan olmak isterdim,
Son siyah-beyaz fotoğraflı yılların,
Yıldıza hasret senelerinde Türk futbolunun,
Hani topu alınca ayağına,
Önüne gelene çalımı basan,
Ayaklarıyla düşünen adam olmak isterdim.

Selçuk olmak isterdim,
Kayhan olmak isterdim,
Hüseyin ya da Pesim,
Nezihi olmak isterdim deliliği aşkından menkul,
Rıdvan olmak isterdim,
Oğuz, Aykut...
Ya da unutulan bir sporcusu FENERBAHÇE`nin,.

Faruk Ilgaz olmak isterdim,

... Ya da İslam Çupi,
En güzel kelimelere raks ettiren,
Futbola ve onun sözlerine sari lacivert nefesler veren.

Sadece taraftar olmak da yeterdi bana...
Hüzünde göz pınarlarındaki bir damla yaş olmak isterdim,
Sevinçte havaya kalkan bir yumruk...
Bir damla alin teri,
Bir damla kan olmak isterdim sarı laciverdin üzerine düsen...

Sarının yanında lacivert olmak isterdim,
Ya da laciverdin yanında sarı...

Ben bir kez daha dünyaya gelsem,
Genç Fenerbahçeli olmak isterdim.

Daha da ötesinde dostum,
Ben bir kez daha dünyaya,
Sırf Fenerbahçeli olabilmek için gelmek isterdim...
"

Şimdi Ne Yapmalı? Daha Sıkı Sarılmalı!

Bloga yazımı atıp evden çıktığımda maça giderken şampiyonluktan o kadar emindim ki bu sene ortaya çıkan tabloyu dönüşte "ilahi adalet" temasıyla bir yazıya dökecektim. Hani biz şampiyon olmuş olacaktık, Denizli düştü, Galatasaray'ın iddiası bile yok vs. bunların bütünüyle. Ama bugün anladım ki futbolun ilahi adaleti yokmuş ya da biz bir şeyleri eksik görüyor ya da eksik hissediyoruz. Yoksa bugün böyle konuşuyor olmazdık herhalde.

Eve geleli saatler oldu, zihnim o kadar bulanık ki çok kararsız düşüncelerim. Tam olarak ne düşündüğüme bir türlü karar veremediğimden yazı bile yazamadım saatlerdir. Şimdi başladım yazmaya ama hala çok kararlı değişim bazı şeylerde.

Sorular var zihnimde, onlarca hemde, durmadan ardı sıra geliyorlar. Aziz Yıldırım, Daum, futbolcular, Taraftar, Bursa, Beşiktaş, takımın geleceği... Benim cevaplarım ne olursa olsun bir gerçek var ki o da ne Aziz Yıldırım'ın artık bu kulüpte duracağı ne de Daum'un. Tabii ki futbolculardan da gidecekler olacak. Misal hani yediğimiz golde kademe hatası yapan Vederson. Hemde Trabzon'a gider. Hadi 4-5 haftadır bıdı bıdı kaleciler maç sattı diyenler, Vederson içinde aynısını söyleyin. Susmayın!

Bir şampiyonluk daha gitti, yine çimlere gömdük. Ama unutma Fenerbahçeli bizim her zaman en çok övündüğümüz İslam Çupi'nin sözünde geçtiği gibi;

"Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz."

Bir sevdadır. Sevdanızı yaşatın, öfkemiz geçecektir. Ama bu öfke ile yanlış şeyler çıkmasın ağızdan, daha fazla pişmanlığa yer yok yüreklerde.

Şimdi olduğundan daha sıkı sarılın sevdanıza, durmayın!

16 Mayıs 2010 Pazar

Hissettik, Artık Yaşama Vaktidir!

Bu heyecanı, bu bekleyişi özlediğimizi bugün daha iyi farkettim. Biz O'nun elinde kupanın yükseldiği anlarda sesimizi kısana kadar bağırmayı özlemişiz. Çok şey istemiyoruz, yüzdünüz yüzdünüz artık sadece bir 90 dakika kaldı. Tek isteğimiz fotoğraftaki tabloyu görmek, Alex'in elinde o kupanın göğe yükselişini izlemek.

Biliyorum bu akşam yaşatacaksınız bize bu anı, şüphem yok. Haydi o zaman bir 90 dakika daha bağıralım;

FENER GOL GOL GOL, ŞAMPİYONLUK GELİYOR.

Unutmadan notumuda düşeyim, bendeniz okul sebebiyle Denizli'deyim. Hani son haftalarda diyoruz ya "Bu dünyayı yakarız senin için şampiyonluk gelince" diye. Bizim bugünkü maç organizasyonununda adı "Denizli'yi yakarız senin için şampiyonluk gelince" ne kadar manidar değil mi dostlar?

Evet inşallah yakacağız!

13 Mayıs 2010 Perşembe

Kupa Madrid'e Gitti

Oldum olası Madrid ekiplerini bir türlü sevemedim, bu yüzden istemiyordum kupayı almalarını. Ama ne yazık ki onlara gitti kupa.

Yine üstteki adam. Liverpool maçının uzatmalarında olduğu gibi yine uzatmalarda attığı golden sonra yukarıdaki gibi kutladı kupayı getiren golü. Ulan Forlan, enteresan adamsın. İngiltere ne çekti senden bu yıl yahu.

Ne olursa olsun bir UEFA daha tat vermeden bitti.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Ağlama Melis

Dün oynanan Ankaragücü - Fenerbahçe maçında Cristian attığı golden sonra, ağlama taklidi yaparak enteresan bir gol sevincine imza atmıştı. Hepimiz maç esnasında bu mesajın nereye, kimlere gittiğini çok iyi anlamıştık. Cristian da paralel bir açıklama yapmış.

"Attığı golden sonra "ağlama taklidi" yapan Fenerbahçeli Cristian, "Yenilmemizi isteyenler bu golde ağlamıştır, onun için yaptım" dedi !.. Maç sonrası Lig TV'ye konuşan Cristian Baroni, attığı gol sonrası yaptığıkları ilginç sevinci "Hafta boyunca hakkımızda çok şey söylendi. Maçta yenilmemizi isteyen çok kişi vardı. Golümden sonra o anda çok kişinin ağladığını düşünerek bu sevinci yaptık" diye konuştu..."

Zeki adammışsın vesselam, helal olsun. Böyle enteresan gol sevinçlerine bu ülke alışkın değil. Devam edin, millet görsel gol sevinçleride görsün.

Ve son olarak biz Umut Sarıkaya'dan ekleyelim:

Ağlama Melis. Ya da ağla açılırsın.

Video ve haber: http://www.ligtv.com.tr/VideoHaber/Default.aspx?r=1&hid=72131

9 Mayıs 2010 Pazar

Kaldı 1! Sabırsızlanıyoruz

- Belkide sezonun en kolay galibiyetlerinden biri oldu.

Futbolcularımız pek fazla efor sarfetmeden - bunda gollerin dakikalarının katkısı büyük - bu zorlu deplasmanda kazanmayı bildi.

Lemerre ve Özat maçı kanatları kullanarak kendilerine çevireceklerini düşünmüş ama İlhan bu hücumlar için doğru adam değil. Ve tabii ki Rothen bir şeyler yapmaya çalışsada, Mehmet Çakır'ın etkisizliğide zaten bu düşünceyi eyleme geçirmeye izin vermedi.

- Ümit Özat. Seni severdik, sayardık. Ama sırf yönetimle aran kötü diye şu çirkeflikleri yapman, anneler gününde bariz ofsayt olan bir pozisyon için hakemin annesini malum sıfatla nitelendirmen inan ki tüm birikimini yok etmek için yeterli sebep. Yazık ettin kendine, artık sana saygı duyulmasını bekleme. Bu hırsla evet belki Ankaragücü'nün başına geçersin ama daha fazlası senin için hayal artık.

- Hürriyet Alex çıktıktan sonra da mı onu markaj etti? Ondan sonra göremedim de.

- Mehmet 32 haftada yapamadığını 33. haftada yaptı ama tamda zamanında yaptı. Hani ilaç gibi gol derler ya öyle oldu, maçı rahatlatan o goldür.

- Guiza golünde şanslıydı. Serkan'a çarpmasa top kaleye paralel gider, birisi uzaklaştırırdı. Ama golden sonraki sevincin, armamızı öpüşün helal olsun dedirtti. Bende öptüm seni.

- Cristian bu gol senin vitrinin için iyi olacak yiğidim.

- Ankaragücü'nden bu maçtaki performansları itibariyle hiç kimse 3 büyüklerde oynayamaz.

 Zor dediler, kolay geçtik. Kimilerine de güzel kapak oldu. Kaldı 1! Sabırsızlanıyoruz.

Bank Asya 1. Lig / Kısa Kısa

Daha önce burada son hafta tahminlerimizi söylemiştik, yanılmadıkta.

- Buca Süper Lig'e hoş geldin, çoktan haketmiştiniz.
- Adana adına kimse üzülmesin, playoff'dan onlar gelecektir muhtemelen.
- Hacettepe düşmeyi hakeden takımdı, bir çok insanında düşmesini istediği takım. Düştüler, iyi oldu.
- Mersin İ.Y ve Ergün Penbe bu ligde kalmayı hakediyordu, düşseler üzülürdüm.
- Ç.Rize kıl payı yırttı. Şu son hafta deplasmanı Kocaeli hariç hangi takım olursa olsun ecel terleri dökeceklerdi.
- Koca Kocaeli sen bu durumlara düşecek takım mıydın?
- Oysa ki Dardanel iyi futbolla başlamıştı bu lige.

Son güle güleyi Hacettepe'ye söyledikten sonra artık sırada playoff heyecanı var. Bekliyoruz.

Helal Olsun #2

wwwextensor blogu sıkı futbol blogu takipçilerinin hepsi bilir. Sinan arkadaşımızın blogu. Galatasaray - Antalyaspor analizi yaptığı başlığında bizim Türkiye Kupası geyikleri arasında yer alan ve son maçlarında Beşiktaş ve Galatasaray taraftarının söylediği "Fener gol gol gol 30 sene oluyor" tezahüratına kapak niteliğinde bir cevap vermiş. Yani kendi taraftarına yanlış yapıyorsunuz diyebilmiş, keşke herkes böyle objektif bakabilse.

Ve bizden naçizane helal olsun alan yazının o kısmı:

"Son olarak maçtan önce "Fener gol gol gol 30 sene oluyor" tezahuratı aptalca.
Açta götüne gül derler adama.
Sen kupada yarı final görememişsin, ligte formalite maçı oynuyorsun. İkisinde de final oynayan adama aa başaramadın diye gülüyorsun.
Eee önce kendine bak sonra başkalarıyla alay et."

Yazını tamamı için:


http://wwwextensor.blogspot.com/2010/05/galatasaray-antalyaspor-1-2.html

Pulis'e Kitson'dan Ayar

Bu adamı sevemedim gitti arkadaş. Tony Pulis, Stoke City teknik direktörü. Sanırım Tuncay'a zaman zaman söyledikleri ve ona verdiği sürelerle alakalı bir garezim var ona.

En son, basın toplantısında Tuncay ve Dave Kitson için "alınganlar" ve ''Çok fazla para kazanıp bir balon içerisinde yaşıyorlar. Hayatın gerçeklerinden uzaklar'' cümlelerini sarfetmişti. Ne kadar doğru bilemeyiz ama bir kaç gün önce ajanslara düşen habere göre Kitson hocasının bu açıklamalarına inceden de bir ayar vererek cevap vermiş:

''Futbolcu olmadan önce bir süpermarkette 5 yıl rafları düzenledim. Gerçek hayatla baş etmeyi biliyorum''

Eğer doğruysa ağzına sağlık Kitsoncığım.

Not: Şu fotoğrafa baksanıza harbi uyuz bir tipi var yahu adamın, çok pis taktım.

Anneler Günü


Bugün anneler günü. Yani dünyanın en kutsal varlıklarının günü.


Annesi yaşayanlar, yakınında olanlar. Sarılın, öpün annenizi mutlu edin onları. Yaşamayanlar ise bir tebessüm göndersinler onlara, nasılsa göreceklerdir.


Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.

7 Mayıs 2010 Cuma

Küçük Şifo / Başınız Sağolsun

İlk duyduğumuzda hastalığını hepimiz üzülmüştük, iyi dilekler dilemiştik. Onun futbol aşkı, Beşiktaş aşkı biz Fenerbahçe'lileri bile etkilemişti. Yani az da olsa vicdanı olan herkes gibi bizimde yüreğimiz burkulmuştu.

Küçük Şifo hayata bugün gözlerini bir daha açmamak üzere yumdu. Üzgünüz, buruğuz. Başımız sağolsun, başınız sağolsun.

Olmasaydı Zalad Abiniz‚ N´olurdu Haliniz?

Saldır cimbom okey lets go gibi mükemmel bir zeka ürünü beste yapan Galatasaray taraftarı aynı zekasıyla süper bir tespit yapmış(!) 

Genç Fenerli'ler durur mu yapıştırmış cevabı.

Ehh Şampiyonlar Ligi'de elden gidince takımlarının haline üzülen taraftarlar soluğu Nevizade'de alırsa böyle olur. Geçmişini bilmeyen geleceğinide bilemez. Ayrıca ne içtiyseniz aynısını Beşiktaş'lı kardeşlerinize de veriniz.


Sapsarı Melekler!

Öyle bir takım düşünün ki bütün sezon oynadığı 49 maçtan 47'sini kazansın. Bu kaybettiği 2 maç ise 3-2'lik skorlarla olsun. Bu kaybettiği maçlardan biri Türkiye Kupası  maçı. Diğeri ise Avrupa Şampiyonlar Ligi Finali olsun.

Fenerbahçe Acıbadem için sezon bitti. Sezonu 3 şampiyonluk kupası ve 1 Avrupa ikinciliği ile kapadı. Dün VGSTT-FBA final serisinin son maçı TVF 50.Yıl salonunda oynandı ve Fenerbahçe Acıbadem'in 3-0'lık üstünlüğüyle sona erdi. Bu sonuçla Sarı Melekler namağlup şampiyon oldu. Kızlarımız için burada düzinelerce methiye düzebiliriz. Fakat bunların hiç biri bu takımı , bu oyuncuları , bu başaraları ifade edemez.

İlk sete Fenerbahçe Acıbadem tutuk başladı ve ilk teknik molaya 8-4 önde girdi. Fark bi ara 6 sayılara kadar çıktı fakat maçın sonlarına doğru oyuna ağırlığını koyan Fenerbahçe seti 25-22 kazandı. İkinci set ise daha çekişmeli geçti. İlk teknik molaya 8-6 ikinci teknik molaya 16-13 önde giren Fenerbahçe Acıbadem avantajını koruyamadı ve 20'li sayılarda beraberlik geldi. Sette 24-24'lük beraberlik varken Eda Erdem servise geldi ve ace yaptı. 1 sayı farkla öne geçtik. Ve ardından Seda Tokatlıoğlu Neslihan'ı çok güzel bir şekilde blokladı ve seti getirdi.

Üçüncü setin başında file önüne adeta duvar ördük. Setin başında 3-0 öne geçtik ve bu 3 sayıda bloklardan geldi. Rakip mola aldı ve mola dönüşünde Gamova'yı çoştu bu sefer. İlk teknik molaya 8-3 önde girdik. Farkı 11-3'e kadar çıkardık fakat VGSTT 13-13'de beraberliği yakaladı. Jan De Brandt iki molasınıda kullanmasına rağmen rakibin etkili oyununu engelleyemedi, fakat yinede Fenerbahçe Acıbadem ikinci teknik molaya 16-14 önde girdi. Teknik moladan sonra vitesi yükselttik ve seti 25-21 kazandık. 

Sezonun ilk resmi maçında ilk sayımızı Natasa Osmokrovic ile kazanmıştık. Sezonun son resmi maçında şampiyonluk sayımızıda Nati aldı ve bir yerde hem sezonu açan hem sezonu kapayan oyuncumuz oldu. Oyuncularımız ise ödüllere damga vurdu.

En iyi pasör: Naz Aydemir

En iyi libero: Nihan Yeldan Güneyligil.

En iyi blokör: Çiğdem Can Rasna

En iyi smaçör: Ekaterina Gamova

En skorker oyuncu: Ekaterina Gamova

MVP: Ekaterina Gamova


VGSTT'li Gözde Kırdar ise en iyi servis kullanan ve en iyi serviş karşılayan oyuncu ödülünü kazandı.Nati ve Eda Erdem'in ödül alamamasına üzüldüm açıkçası.




Wade-Kobe-Lebron-Durant-Howard

Keşke bu 5'liyi Türkiye'de yapılacak olan Dünya Şampiyonası'nda izleme fırsatımız olsa. Ama bu oyunculardan bazıları şampiyonada yer almayacaklarını veya alamayacaklarını açıkladı.

NBA'de yılın 5'ini bu isimler oluşturdu.

Yılın en iyi ikinci beşinde ise;

Nash-Deron Williams-Carmelo-Nowitzki-Amare yer aldı.

Yılın en iyi üçüncü beşine;

Joe Johnson-Roy-Duncan-Gasol-Bogut seçildi.

Yılın en iyi Savunmacı 5'i:

Rondo-Kobe-James-Gerald Wallace-Howard'dan oluştu. 2 oyuncu hariç en iyi 5'le aynı.

En iyi 2. Savunma 5'i ise:

Wade-Sefolosha-Josh Smith-Duncan-Varejao'dan oluştu.


NBA'de 2010 Yılının Ödülleri

Daha önce Dwight Howard ve Scoot Brooks'un kazandığı ödülleri blogda belirtmiştim.

Most Improved Player

Geçmiş yıllarda Hido'nun kazandığı en çok gelişme göstere oyuncu ödülünü Houston Rockets'lı Aaron Brooks kazandı. 


Sixth Man Of The Year

En iyi 6. adam ödülünü ise Atlanta Hawks'un tecrübeli guardı Jamal Crawford kazandı.

Rookie Of The Year

Yılın çaylağı ödülünü kazanmasına kesin gözüküyle bakılan Tyreke Evans aldı. Çaylak sezonunda yakaladığı 20 sayı 5 asist 5 ribaund ortalamaları bu ödülü fazlasıyla hak etti. Önümüzdeki yıllarda çok iyi bir oyuncu olacağını düşünmekteyim.

Most Valuable Player

Sezonun en çok merak edilen ödülünü üst üste 2. kez LeBron James kazandı.Normal sezonda çok iyi bir performans gösteren Lebron 28.4 sayı 8.6 asist 7.3 ribaund ortalamalarıyla MVP oldu. Şubat ayında Mo Williams'ın sakat olduğu süreçte tam olarak hatırlamasamda yaklaşık 32 sayı 11 asist ortalaması tutturmuştu.


6 Mayıs 2010 Perşembe

Güle Güle Ama Hangisine?

Bank Asya 1.Lig'de son haftaya giriliyor. Üst sıralarda Buca mı Adana mı direkt olarak çıkacak sorusu haricinde her şey netleşti. Ki bu sorunun cevabıda bence Buca olacaktır ve Adana da playoffdan gelecektir.

Bir de ligin son düşeni belirlenecek bu hafta. Ç.Rizespor, Hacettepe ve Mersin İ.Y üçlüsünden biri düşecek, yani birine daha güle güle diyeceğiz ama hangisine?

Ç.Rizespor son haftayı ligden düşmeyi çoktan garantiliyen Kocaelispor ile yapacak Hacettepe ve Mersin İ.Y ise birbirleriyle düşmemek için mücadele verecek.

Kocaelispor kanadı düşmeyi garantilemiş olsakta onurumuz için oynayacağız demiş, Ç.Rizespor teknik direktörü Ümit Kayıhan ise "üzerimize oyunlar oynanıyor" demiş. Kim haklı göreceğiz.

İkili averajda Ç.Rizespor'un Mersin İ.Y'ye üstünlüğü var, Hacettepe ile ise dışarda 0-0 içeride 1-1 berabere kaldılar. Yani aslında kilit maç Hacettepe - Mersin İ.Y maçı gibi görünsede tam tersi Rize maçı kilittir. Çünkü Rize maçı alması halinde diğer maçın skoruna bakmaksızın kümede kalmayı garantiliyor.

Benim tahminim son düşenin Hacettepe olacağı yönünde ki tahminimi isteğim de desteklemiyor değil hani. Onlar düşsün istiyorum, Mersin zaten haketti kümede kalmayı.

O değil de bir takım şampiyonluk parolasıyla başladığı lige -ki herkes en büyük favori olarak gösteriyordu- son hafta kümede kalma maçına çıkarak tamamlıyorsa bu işte vardır bir gariplik derim arkadaş. Rize hakkında lig bitiminde bu yüzden daha geniş bir yazı yazacağım.

Şimdi bekleyelim ve görelim kim gidecek, kim kalacak.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

İstenileni Yapıp Takımına Söz Söyletme!

Evet yine gitti kupa, yine hevesimiz kursağımızda kaldı. Bir ara "dahi"nin golüyle bu sefer geldi galiba bile dedik. Ama yine olmadı işte, yine şu laneti kıramadık. Dünyanın sonu mu? Tabii ki değil, yıllardır olmadı bu sene hiç olmaz.

Şimdi biz taraftarlara düşen, bu mağlubiyet ve kaçan kupayı fırsata çevirmeye çalışacakların oyunlarına gelmemek. Türkiye kupası bize ne kadar fazla şey katar? Pek fazla değil. Ama lig şampiyonluğu çok şey katacaktır, bunu bilen provakatörler yine iş başında olacak. Her zaman yaptıkları gibi.

Boşverin güzel taraftarım, boşverelim. Daha kritik daha önemli 2 maç var önümüzde. Gelmeyin oyuna, takımınıza bu kritik virajda laf söylemeyin, söyletmeyin.

İstenileni yapıp takımına söz söyletme!

Ve son olarak;

FENER GOL GOL GOL, ŞAMPİYONLUK GELİYOR!

4 Mayıs 2010 Salı

Siz Etikseniz Biz Kaçığız!

Hani olur olmaz futbolun etiğinden, ahlakından bahsedip Fenerbahçe'yi, Aziz Yıldırım'ı, yöneticilerimizi hatta zaman zaman biz taraftarları suçluyorsunuz ya siz.

Siz yani Adnan Polat başta olmak üzere Yıldırım Demirören ve yandaş tüm futbol tayfası. Gülüyoruz size.

Siz değil miydiniz "Kupayı biz alalım şampiyon Galatasasaray olsun diyen", siz değil miydiniz vasıfsız birinin ortaya attığı sallama kurala inanıp federasyona başvuruda bulunup rezil olan, siz değil miydiniz bunun gibi nice söylemleri böyle kritik zamanlarda medyaya yansıtan?

Ve bu sene. Adnan Polat bey yine çıkmış "Bursaspor'un şampiyon olmasını istiyoruz, ezeli rakibimiz bizi şampiyonluk sayısında geçmesin." diyor. Mantığa bak hele, evcilik oynuyoruz sanki. Bu nasıl bir söylemdir yahu. Sanane arkadaş, sen şampiyon olamıyorsan başkasının şampiyon olmasını nasıl istiyorsun? Pes vallahi.

Söyleyin yahu söyleyin siz değildiniz de kimdi bunlar?

Ve bunlara karşın BİZlerin söylemleri ve yaptıklarını söyleyin? Haydi söyleyin!

Aaa bir de yukarıdaki fotoğraf ve lig bitmeden yapılan bir açıklama var. 1 hafta var ligin bitmesine ezeli rakibinin gerisindesin açıkalama yapıyorsun haftaya 20.45 de şampiyonuz diye. Neye güvenerek? Ya da aynısını Aziz Yıldırım deseydi ve biz şampiyon olsaydık o durumdayken, neler yapar neler söylerdiniz?

Siz etiksiniz, siz doğrusunuz, tek gerçek sizler bütün yalanlar bizleriz değil mi?

Siz etikseniz biz kaçığız!
Related Posts with Thumbnails