25 Ağustos 2012 Cumartesi
Düşman Aramayın, İçimizde Mevcut.
Doksanda doğdum, futbola merak sardığımda Aykut Kocaman vardı. Kim ne yaptı da böyle çok konuşuluyor bilemiyordum. Benim için tek bir gösterge vardı; babam konuşuyorsa benim için de çok iyi futbolcudur. Sonuçta altı yaşında beni köşeye sıkıştırıp Fenerbahçe'nin tüm marşlarını zorla ezberleten bir adamdan bahsediyoruz. Babam o yıllarda sürekli Aykut konuşurdu, Rıdvan konuşurdu. Bir de ayrı bir takıntısı olarak Sarı Tarık vardı. ''O herif büyük topçu olacaktı, yazık oldu'' derdi hep.
Sonrasında gelen İstanbulspor döneminde maçların hepsini hüzünle izledik resmen. O hüzün benim içime de işlemiş olacak ki Aykut Hoca teknik direktörlüğe başladığında da takip etmeye başladım. Ankaraspor dönemi oynatmayı başardığı futbolun herkes tarafından konuşulması beni de çok mutlu etmişti. İnternet çağı, ulaşılabilir bir sürü bilgi derken Aykut Kocaman gecikmiş olarak çocukluk dönemimin gerçek kahramanı oldu. Sonrasında olabilecek en iyi şey oldu ve başımıza geçti. İlk geldiği günden beri destekledim, desteğimi de asla geri çekmeyeceğim. Ben kör bir adam değilim. Yanlışlarını, yaptıklarını ve yapmaya çalıştıklarını görüyorum. Evet, şu sıralar iyi gitmediği de doğru. Burayı son kısıma bırakıp işin Alex boyutuna geçiyorum.
Alex geldiği dönemlerde Fenerbahçe sevdası tam olarak aşılanmıştı bana. Her yaptığını, her başarısını tam olarak hatırlayabildiğimiz, tamamına kendimiz tanık olduğumuz hatıraların en büyük kahramanı. Ne kadar karamsarlığa düşersek düşelim 'Alex var be oğlum' diye biten konuşmaların mimarı. Dünya üzerinde 'zeka' konusunda tanıdığım her futbolcuyla yarışabilecek bir adam. Alex garip bir adam. Herkes tarafından ergenliğin ve fanatizmin en yüksek seviyelerde yaşandığı okullara boynumuz bükük gitmemeyi öğretti bize. Bu seneler içerisinde derbiler konusunda inanılmaz bir başarı yakaladıysak, hepsinin altında bu adamın imzası vardı. Yalnız bunun için bile sevilir Alex.
Tabii bir sürü daha neden mevcut. Çeyrek final gördüğümüz sezon göğsünü patlatırcasına vurduğu yumruk, genç oyunculara verdiği inanılmaz değer, futbolun ne kadar basit bir oyun olduğunu anlatma çabaları, ''Kanarya!'' diye bağırışı.. Düşününce, Alex bizim diye şükrettiğim kadar sahip olduğum hiçbir şeye şükretmediğimi anlıyorum. Duvarıma astığım tek formada O'nun ismi var. O derece özeldir benim için. İsterse bize hakaretler ederek ayrılsın bizden, ben çocuklarıma O'nu anlatacağım. Başka bu kadar büyüğü yok çünkü.
Sonra bu iki efsane kesişiyor bir gün. Masal gibi. Diyorsun ki; beraber kupa kaldırma olasıkları var ulan. Başarının temsili var ve bunun bir tarafında Alex, diğer tarafında Aykut Kocaman. Sonra ilk günden itibaren bir soğukluk oluyor. Ufak haberler, tartışmalar derken konuyu kapatıp yaşıyorsun. Başarılar da geliyor tabii. Bir şampiyonluk, bir tane de hiç unutulmayacak ikincilik. Gurur duyuyorsun ikisiyle de.
En sonunda bir sabah Alex'in twitter üzerinden, ''Aykut Hoca beni kıskanıyor'' kıvamında bir şey yazdığını öğreniyorsun. İnanmıyorsun tabii ama lisana hakim adamlar da doğruluyor. Alex'in tweeti silmesi de kaymağı.
Anlayamıyorum. Tepki vermenin yeri burası mı? Oturup konuşamayacak kadar büyük sorunlarınız mı var? Varsa nedir? Alex bunu binlerce kişinin okuyacağını bilerek neden yapıyor?
Bir sürü soru ve sonuç olarak kopmuş gözüken bir yol var. ''Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir'' felsefesini kendime hiçbir zaman yediremediğim için bu olayda da aksini düşünemem. Alex'in yaptığı şey çok yanlış. Tıpkı üç sene önce şampiyonluğa giderken takımın kaptanlarından Semih'in çıkıp sözleşme konusunda TFF'ye başvurması kadar saçma. Bu olayı Sezer, Orhan ya da Recep yapsaydı ve başımızda şu sıralar sorgulanmayan bir adam olsaydı hepiniz yargıç kesilecek, bizim futbolcuları çoktan gönderecektiniz. Taraftarlık bu değil. Aykut Kocaman'ın da arkasında duracaksınız o zaman. Haksız olana haksız diyebileceksiniz. Bu sizin en büyük kahramanınız da olsa. En azından ben böyle öğrendim hep.
Şimdi biliyorum ki bu noktalara gelen olaylar asla eskisi gibi olmaz. Alex gidecek, hem de bizi mahvedip gidecek. Ben bir sene önce Alex'in futbolu bırakacağını düşünemeyen adamdım. Şimdi gelinen nokta bu yüzden çok acı verici. Alex takıma dönecektir, yine oynayacaktır ama her yedek kaldığında Aykut Hoca'nın kamburu olacaktır. Aykut Hoca zaten sıkıntılı bir dönem geçiriyor, yukarıda da bahsettim. Taktik konusunda bir oturmamışlık, transfer konusunda bazı yanlışlıklar var.
Ben ikisinin de sonuna kadar yanında olmanın yemini vererek ve üzülerek söylüyorum ki : İkisi de gidecek çok yakın zamanda. Güzel bir masaldı ve bitti diyeceğiz. Yeni gelen teknik direktörü Twitter üzerinden astığınızda biz, ''Biraz daha sabır'' diyeceğiz. Sonrasında hakaret boyutuna geçtiğinizde gördüğümüz yanlışları bile yazmaktan çekineceğiz çünkü eleştirmeyi bilmiyorsunuz. Sizin işiniz adam asmak, yapıyı bozmak. Fenerbahçe'nin en büyük düşmanları Fenerbahçe'nin yeni yetme ve hiçbir şeyden haberi olmayan taraftarlarıdır. Bunu bir kez daha görmenin üzüntüsüyle bu yazıyı noktalıyorum. Sıkmayın canınızı, emeliniz bir adım uzaklıkta.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder